25 Şubat 2019 Pazartesi

TEDARİK ZİNCİRİNE KATILAN ENERJİ


TEDARİK ZİNCİRİNE KATILAN ENERJİ



  Türkiye’nin coğrafi koşulları göz önüne alındığında, taşımacılık faaliyetlerinin hepsini kullanabilecek alt yapısı başka ülkeleri kıskandıracak ölçüdedir.  İster ihracat için olsun, ister üretimde girdi olarak kullanılacak hammadde ve yardımcı malzemeler olsun, isterse transit ticarete konu olan emtiaların depolanması, aktarma işlemlerinin yapılması ve bir sonraki varış noktasına istenilen zamanda istenilen taşıma şekilleri ile sevk edilmesi olsun, hepsi tedarik zinciri faaliyetlerinin içerisinde yer almaktadır.

  Endüstri 4.0 ile tedarik zinciri hizmetlerinin, üretimle ve dış ticaretle olan ilişkisini de dikkate almakta fayda olacaktır.  Endüstri 4.0, otomasyon sistemlerinin, bilgi alışverişinin, üretim teknolojilerinin tamamını kapsayan bir terimdir.  Burada hedef, üretimin yapısını oluşturan halkalar arasında haberleşme ağı kurularak kendi kendini yönetebilen üretim teknolojilerini oluşturabilmektir.

  Üretim teknolojisi, üretime konu olan bütün girdilere ait siparişlerin hazırlanması, uygun koşullarda lojistik hizmet sağlayıcılar ile sevkiyatının, gümrük işlemlerinin, depolamasının yapılarak, üretim planlama ve kalite kontrol teknolojisi ile üretim süreçlerine dahil edilmesini içermektedir.

 Üretim firmaları açısından teknolojinin doğru şekilde kullanılması, kaliteli üretimin yapılabilmesi, stok seviyelerinin optimum düzeyde tutulması, ham maddenin ve/veya bitmiş ürünün sevkiyat esnasında uygun koşullar oluşturularak lojistik maliyetlerinin düşürülmesi ve son kullanıcıya zamanında ulaştırılması açısından önem arz etmektedir.

 Üretim firmaları ile 3PL ve 4PL servis sağlayıcıların kullandıkları yazılımların birbirlerine entegre edilmesiyle tedarik zinciri daha verimli hale gelmektedir.  Lojistik hizmetlerin geneline bakıldığında firmalar için yaklaşık maliyet oranı yüzde 4 ile yüzde 20 arasında değişmektedir. 

 Lojistik faaliyetlerinin global ölçekte planlanabilmesi amacıyla üretim esnasında gerekli olan ham maddenin yurt içerisinde zamanında temin edilebilmesi için iç nakliye firmalarına, depolama yerlerine ihtiyaç duyulduğu gibi, dağıtım kanallarının hızlı ve güvenilir bir alt yapıya sahip olması üretim firmaları açısından hayati önem taşımaktadır. 

 Üretim girdilerinde kullanılan hammadde ve yardımcı mamullerin birçok taşıma şekli ile denizaşırı ülkelerden getirilmesi mümkündür.  Özellikle sıcaklığı belli bir seviyede tutulması gerekli olan ham maddeler için soğutuculu, ısı değerlerini sabit tutabilecek ekipmanlara ihtiyaç duyulmaktadır.  Belirli zaman dilimlerinde yükselen navlun fiyatlarından etkilenmemek ve gemilerde yer bulamama sıkıntısı yaşamamak için güçlü, hızlı ve profesyonel lojistik firmaları tercih edilmektedir.  Bununla birlikte yine navlun fiyatlarının yükselişlerinden çok fazla etkilenmemek amacıyla belirli dönemler için ya da yıllık olarak taşıma kontratları yapılması faydalı olacaktır.

 Uluslar arası taşımacılık faaliyetleri, ülkelerin siyasi, coğrafi ve ekonomik düzeylerinden etkilenmektedir.  Bu durum üretici, ithalatçı ve ihracatçı firmalar için avantaj ve dezavantaj oluşturmaktadır.  Globalleşen dünyada dış ticaretin daha az etkilenmesi, ihracat rakamlarının arttırılabilmesi için siyasi ve ekonomik istikrarın sağlanması kaçınılmazdır.
Cari açığını kapatılabilmesi, katma değerli kaliteli ürünler üretilerek ihracat hacminin arttırılması ile mümkün olacaktır.  İhracat esnasında varış gümrüğünde gümrük işlemlerini kolaylıkla yapabilecek, iç dağıtım kanalları gelişmiş, teknik alt yapı sistemleri ile güçlendirilmiş lojistik firmalarına ihtiyaç duyulmaktadır.  Bunların yanında devletin üretim firmaları için sunduğu teşviklerden, gümrük işlemlerini daha hızlı ve kolay yapabilmeleri için sunulan belge ve sertifikalara da sahip olmasında fayda olacaktır.

 Ülkemizin kalkınabilmesi ve enerjide dışa bağımlılığını azaltabilmesi açısından devletimizin sağladığı teşvikleri kullanarak, ülkemize katkı sağlamak geleceğimiz ve gelecek nesiller açısından çok önemlidir.  Dünya genelinde tüketilen enerjinin yaklaşık yüzde 20’si yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlanmaktadır.  2016 yılı sonu itibariyle Türkiye’nin kurulu yenilenebilir enerji gücü toplam 35GW olarak hesaplanırken, toplam elektrik üretiminin ise yüzde 35’i yenilenebilir kaynaklar tarafından karşılanmaktadır. 

 Bu enerjinin çoğunluğunu hidroelektrik santraller sağlarken, rüzgar ve güneş gibi yeni nesil yenilenebilir enerji kaynakları da ardından gelmektedir.  Türkiye’nin bulunduğu coğrafi konum ve jeopolitik yapısı itibariyle bütün yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanma imkanına sahiptir.  Yıllar itibariyle yenilenebilir enerji kullanımı dünya genelinde hızlı bir şekilde artışa geçmiştir. Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığı yüzde 70 civarındadır.

 1 MW’lık kurulu güneş enerjisi santrali yıllık yaklaşık 100.000 USD’lik enerji ithalatını önlemektedir. Yenilenebilir enerji dünya elektrik üretiminde de önemli bir yere sahiptir.  Toplam küresel elektrik üretiminin yüzde 23,7’si yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilmektedir.  Gelişmekte olan ülkelerin konumları ve teknolojik altyapıları itibariyle özellikle güneş enerjisindeki rekabet diğer yenilenebilir enerji kaynaklarından daha yoğun yaşanmaktadır. (Kaynak: www.setav.org)

 Enerji lojistiği için kullanılacak ekipmanlar, taşıyıcılar, özel paketleme ve güvenlik önlemleri en üst düzeyde olmalıdır.  Malzemelerin özellikleri, ölçüleri, toplam parasal değerleri itibariyle dikkatli bir şekilde taşınması ve sigortalanması gerekmektedir.  Bu esnada sevk edilecek ülkelerin coğrafi ve siyasi konumları da ayrıca dikkat edilmesi gereken konular arasında yer almaktadır.  Endüstri 4.0 ile tedarik zincirinin birbiriyle entegrasyonu sonucunda, satın alma süreci ile başlayan tedarik zinciri yapısında bulunan bütün süreçlerin daha hızlı, ekonomik ve kontrol edilebilir hale gelmesi ülkemize ve geleceğimize katkı sağlayacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder